Bilimsel Bilgi Asla Değişmez Doğru Mudur?
Hayatımda birkaç tane unutulmaz an var. Bunlar, belki de bana “gerçekten” bir şeyler öğreten, beni sarsan ve düşündüren anlar. Bu yazıda anlatmak istediğim o anlardan birini paylaşmak istiyorum. Kayseri’nin sokaklarında bir yürüyüşe çıktığımda, zihnimde beliren bir soru vardı: Bilimsel bilgi asla değişmez doğru mudur? Bu soru, aslında bir kitap okurken kafamda beliren küçük bir tohumdu. Ama o gün, her şey bir anda yerli yerinde oturdu ve bana çok şey öğretti.
Bir Gökkuşağının Altında
O gün, hava bulutluydu ama bir şekilde içimi kıpır kıpır yapan bir şey vardı. Havanın kararmasına daha vakit vardı ama ben bir an önce dışarı çıkıp bu duyguyu hissetmek istedim. Yürüyüşe çıkarken, kulağımda takılı olan bir podcast’te bilimsel bir tartışma dinliyordum. Konu, “bilimsel bilgi asla değişmez” üzerindeydi. Kim bilir, belki de işte o an, kafamda bir şeyler kıvılcımlandı.
Yanımda, bana hep “bilimsel veriler asla yanlış olamaz” diyen eski bir arkadaşımın sesi yankılanıyordu. Onun bu söylediklerini sürekli duyuyordum ama o an bu cümle bana garip geldi. Hani, her şeyin kesinlikle doğru olduğu ve değişmez olduğu bir evren hayal etmek çok rahat, değil mi? Ama gerçek hayat, öyle mi? Bilim insanları yıllarca doğru bildiklerini sorgulamak zorunda kalmışlardı. Her şeyin en doğru şekli, en doğru kanıtları hep olamaz mıydı?
O An: Kafamın İçinde Patlayan Düşünceler
Kayseri’nin sokaklarında ilerlerken, gökyüzüne bakıp, zihnimi dinlendirmeye çalıştım. Bir an, gözlerimi kapattım ve güneş ışığının biraz daha yüzümü ısıttığını hissettim. Ama o an içimde bir fırtına vardı. Bilimsel bilgi asla değişmez demek, insanın doğasında bir şeyleri sabitlemek gibi bir şeydi. Ama… Sonra ne oldu? Her şey değişti. İnsanın ne düşündüğü, ne inandığı ve neyi keşfettiği hep değişiyor. Bu belki de yaşamın bir parçasıydı. Her şeyin geçici olduğu gibi, bilgi de bir yerde, bir noktada, yanlış çıkabilirdi.
Yavaşça yürürken, bir kedinin geçtiğini gördüm. Evet, bir kedi. Ama o an kedinin bana nasıl bakıp geçiş yaptığı bir anlam kazandı. O kedinin hareketi, bana hayatın değişkenliğini hatırlattı. “Bilimsel bilgi asla değişmez” denilen bir dünyada, belki de en güzel şey değişimin kendisiydi. Belki de her şeyin doğru olamayacağını, bazen yanlış olmanın da bir parçası olduğunu fark ettim. Bilim, evet, bazen kesin olabilir ama duygular, insani değerler ve hatta bazen güncel bilgiler bile zamanla değişir, yeni bulgular ortaya çıkar.
Bir şeyin doğru olup olmadığı, tam olarak nasıl bir bakış açısıyla ve ne kadar zamandır düşünüldüğüne bağlıydı.
Öğrendiklerim: Değişimin Gücü
O gün, bir kafe köşesinde otururken, eski arkadaşımın söylediklerini düşündüm. O zamanlar her şeyi bilimsel verilere ve mutlak doğrulara bağlamak daha kolay geliyordu. Ama artık o bakış açısının ne kadar dar olduğunu fark edebiliyordum. Bilim, evet; önemli, çok değerli ama aynı zamanda değişen bir şeydi. Öyle değil miydi? Dünyanın düz olduğu düşünülürken, sonradan yuvarlak olduğu keşfedilmişti. Her şey değişir, çünkü her gün yeni bilgiler öğreniriz.
O kafede otururken, bir yandan da başımı yaslayıp derin derin düşündüm. Ne kadar duygusal olursa olsun, bilimsel bilgi bile sabit kalmaz. İnsanlık ne kadar yeni şeyler keşfederse, o kadar daha fazla hata yapar ve o hatalardan öğrenir. Duygularım karışıyordu. Hem hayal kırıklığı hem de umut vardı içimde. Bazen doğrular geçici oluyordu. Ama bu, kötü bir şey değil, aksine yeni şeyler öğrenmenin ve gelişmenin doğal bir yoluydu. Her değişim, yeni bir fırsat yaratıyordu.
Sonunda Gelen Netleşme
Yavaşça yerimden kalktım, günün son ışıkları Kayseri’nin dağlarını sarıyordu. O an, hayatımda belki de ilk kez “Bilimsel bilgi asla değişmez” cümlesinin ne kadar dar bir bakış açısına sahip olduğunu net bir şekilde anlamıştım. Bunu düşündükçe, bir yandan mutlu oluyordum, çünkü değişim demek, büyümek demekti. Hem bilimsel hem de kişisel anlamda. Yalnızca bilim değil, kendimiz de değişiyorduk.
Düşüncelerim netleşti, aslında bilim, değişimle birlikte şekillenen bir yolculuktu. Hiçbir şey sabit kalmazdı. Zihnimiz, sürekli yeni fikirler üretir, eski bilgileri sorgular ve buna göre ilerlerdi. Bu, insan olmanın en güzel yanlarından biriydi.
Evet, bilimsel bilgi asla değişmez diye bir şey yoktu. Ama bu da hayatın ne kadar harika bir yönüydü. Her şey değişiyor, gelişiyor ve biz de buna ayak uyduruyorduk. Ve belki de bu yüzden bilime ve dünyaya her zaman umutla bakmalıydık.